28 Ocak 2021 Perşembe

kommagene krallığı hikayesi

Kommagene denildiğinde çağımız rağbetli kültürünün etkisi ile kommagene çiğ köfte bir aşırı bireyin aklına geliyor olsa da, bu topraklardaki güzellikleri bilinenler Kommagene Krallığı konusunu birçok iyi bilirler. Nemrut dağına gizledikleri gizem 2000 yıldır çözülemeyen Kommagene Krallığı, şimdilerde de Wardom forumları benzeri sitelerde popüler konu olmuştur:

Kommagene medeniyetinin keşfi, gündeme gelmesi, 1838 yılında Osmanlı Sarayına ve oradan Osmanlı Toros Ordularının idaresinde görevlendirilen Alman zabit Helmut Von Moltke'nin tesadüfî tek inceleme gezisi sonunda ortaya çıkar. Helmut Von Moltke Osmanlıya karşı ayaklanan, Suriye ve Filistini Osmanlıdan ayırmak dileyen Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya karşı Malatya'da üstlenmiş Osmanlı Toros Ordularına Fırat nehri üstünden geçiş yolu ararken önceleri Gerger Arsemiası'na rastlar. Fırat'tan geçişin zorluğu Moltke'yi değişik yollardan araştırma yapmaya zorlamıştır. Moltke bu arada Nemrut dağı Tepesinde bulunan Dev Tarihi Tapınağı görür ve bunun Asurlara ait yalnızca kalıntı olduğunu tahmin ederek, yalnızca mektupla Berlindeki Prusya Kraliyet Bilimler Akademisine yollamasıyla bilimsel olarak ele alır. Moltka 'Türkiye'den Mektuplar'' ismi altında Almanya'ya gönderdiği raporlarda bu tarihi zenginliğinin muhteşemliğinden etkilendiğini büyük şeklide bahseder Kommagene Krallığının Soyağacı Kommagene Krallığı anne tarafı Makedonya Hükümdarı Geniş İskender; baba tarafı Pers Krallarından Dariusa akraba olan bir prensin oğlu Mithridathes Kalinikos nedeni ile MÖ.69 yılında müstakil tek krallık olarak kurulur.

Kral Mithridathes, ataları olan Pers ve Makedonların inanç, kültür ve geleneklerini birleştirerek, sert tek devlet kurar, bu devlette Kommagene adını verir. Kommagene Krallığı anlamı 'genler topluluğu' demektir. Bu mana Grekçedir. Persleri Makedonları ve bölgedeki başka toplulukları tek araya getirerek kurduğu krallığın ilk merkezi Arsemiadır. İkinci merkezi Fırat kıyısındaki Samosata(Samsat) şehridir. Kalinikos, güzel yenen, Muzaffer, Yılmaz, sürekli yenen anlamındadır. Bunun için Arsemiadaki Mithridathes Kalinikos'un güç tanrısı Herkül Herakles'le zafer dönüşü(yenilmezliği) tasvir edilmiştir Kommagene'yi ilk defa İ.Ö. 850 civarında yazılı tarihin kayıtlarında görmeye başlıyoruz. Bir Asur kralının tutanaklarında, halkın krala yıllık vergi olarak altın, gümüş ve sedir ağacından hazırlanmış tahta verdiği yazı. Belli ki o günlerde kıymetli sedir ağaçları tek Lübnan'da değil Kommagene topraklarında da yetişiyordu. Kommagene Asurluların yalnızca uydusu durumuna geldiği dönemde İ.Ö. 700 civarında bir Kommagen Kralı Asurlulara başkaldırır. Asur kralı Sargon kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: "tanrılardan korkusu olmayan tanrısız yalnızca adam bu. Sadece fena projeler oluşturan bir hilekâr," diyerek suçlar. Kral Sargon'un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir. Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: "karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son şekilde halkını aldım ve onları Mezopotamya'nın güneyine (bugün Irak) sürdüm." Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o senelerde da uygulanan tek yöntemdi. İ.Ö. 600 dolaylarında Babilliler Asurluları yenilgiye uğratırlar. Sonradan Kommagene Krallığını başkenti olacak olan Samsat'da son kez savaşırlar. Bu savaşta Mısır ordusu Asurlulara destek verir. Fakat Babilliler birleşik orduları yenmeyi başarırlar. Kommagene halkı İ.Ö. 550 dolaylarında, önce Babillileri yenen Perslerin arkasından da Persleri yenen kocaman İskender'in ordularının istilasına tanıkolur Kommagene krallığının hikayesi wardom.org sitesinde devam ediyor lakin bu konu hakkında yayınlayabileceklerimiz bu kadar. Wardom üyelerinin özel paylaşımı olan bu konuyu sitede okumaya devam edebilirsiniz.